10 Ağustos 2013 Cumartesi

BALKANLAR (makedonya/ kosova)

Sıcak, ramazan ve bayram üçlemesinden dolayı balkan gezisinin son bölümünü yazmam biraz zaman aldı malesef ama nihayetinde şeytanın bacağını kırabildim :) 
Makedonya'da Struga'dan sonraki ilk durağımız Ohrid'di. Küçük sakin bir göl kasabası olan Ohrid, Arnavutluk ile Makedonya arasında kalan ve Unesco dünya miras listesinde olan bir şehir. 



Kril alfabesini geliştiren ve aynı zamanda misyoner olan Kiril ve Metedius kardeşlerin öğrencisi St. Clement heykeli

  
Aziz Naum Kilisesi;



Ohrid (Çınar) meydanı


Ohrid'de bolca bulunan küçük kiliselerden biri ; pazar öğle üzeri kiliseden tüm şehre yayılan ayin seslerini duyunca merak edip görmek istedim. Dışardan gelen sesleri duyduğumda bütün şehir ayindeymiş gibi bir hisse kapılsamda, içerde sadece 2-3 kişi görüp, dışardan duyulan sesin aslında bant yayını olduğunu duymak beni çok şaşırttı.
Kiliseye girdiğimde görevlileri fotoğraf çekmeyeceğimi sadece kiliseyi görmek istediğime zor ikna etmiş olsam da, çıkarken bir görevli insafa geldi de bu fotoğrafı çekmeme izin verdi.


Ohrid'de çocuklar, malesef birinin üzerinde de Galatasaray eşofmanı :)


Ohrid Halveti Tekkesi




Ohrid'den sonraki durağımız içinde pek çok Osmanlı eseri bulunduran Kalkandelen'di. Bu bölgedeki en farklı eserlerden biri de Mürşide ve Mensure isimli iki kızkardeşin yaptırdığı Alaca Cami. Alıştığımız camilere göre daha süslü olan ve 1438 yılında yapılan caminin iç duvarlarında da Osmanlı şehirleri resmedilmiş.   





Duvarda Kabe resmi;


Kalkandelen'de amcalar


Makedonya'daki son durağımızdı Üsküp; Şehirde dolaşmaya başladığımızda kocaman geniş meydanlar, devasa heykeller görünce ilk etapta kendimi büyük Avrupa şehirlerinden birinde zannettim ama gerçeklerle yüzleşmek fazla zamanımı almadı ..
Fotoğrafta ki bina; 1910 yılında Üsküp'te doğan ve Hindistan'da yaptığı misyonerlik çalışmalarıyla bilinen, Nobel barış ödüllü Rahibe Teresa'nın doğduğu ev.


Makedonya'nın başkenti olan Üsküp; 1392'de Osmanlı tarafından feth edilmiş ve 1912 yılına kadar Türk şehri olarak kalmış;


Vardar nehri üzerine kurulan, temeli 2. Murad tarafından atılan ve Fatih Sultan Mehmet tarafından bitirilen Taş Köprü;  şehri Eski Üsküp ve Yeni Üsküp olarak ikiye ayırmakta. Osmanlı dönemi eserlerin bulunduğu ve daha çok müslümanların yaşadığı kısım eski Üsküp'de.
 Yeni Üsküp'ten şehre girdiğinizde gördüğünüz, etkileyici dev heykellerin aslında köprünün diğer tarafındaki Osmanlı eserlerini perdelemek, görülmesini engellemek için yapıldığını bilmek oldukça acı verici ama..



2 Atlı Heykeli ; Osmanlı'ya başkaldıran Makedon kahramanların heykeli


15.yy'dan kalma İsa bey tarafından yaptırılan Kapan Han; zamanında Üsküp'e gelen mallar önce burada özel müfettişler tarafından tartılır, kontrolleri yapılır daha sonra çarşıya dağılırmış.
 
  Üsküp'de pazar..


Tafca grafca; bildiğimiz çömlekte kurufasulyenin (daha sulu) üzerine inegöl köfteyle servis edilen hali diyebiliriz; yemedim dememek için tadılabilir bence :))

 
Balkan gezisinde göreceğimiz son ülke Kosova(Priştine ve Prizren) oldu. Başkenti Priştine olan, 1 yıl Sırbistan'la savaşan nihayetinde Sırpların çekilmeye zorlandığı Kosova'da halen Nato askerleri görev yapmakta..



Kosova'da ki ilk durağımız, zaferle sonuçlanarak Türklere Rumeli'nin kapılarını açan Kosova Meydan Savaşı'nın yapıldığı, fakat 1. Murad'ın savaş alanını teftiş ederken sırp asilzadesi tarafından şehit edildiği ve iç organlarının gömüldüğü Sultan Murad Türbesi oldu.


Osmanlı Bayrağı ve İslam sancağı




Kosova'da ikinci durağımız içinden Britza ırmağı'nın geçtiği ve sanki tanıdık bir şehre gelmiş izlenimi veren Prizren oldu.


Prizren'de düğün organizasyonu yapan bir şirketin tanıtım elemanları..




Prizren sokaklarında dolaşırken...


Son olarak; biz Balkan Coğrafyasını İslam Tarihçileri Derneği'nin yaptığı organizasyonla gezdik ve çok şey öğrendik; 
teşekkürler İslam Tarihçileri Derneği, yeni seyahatlerde buluşmak dileğiyle...