31 Aralık 2014 Çarşamba

geldi geçti 2014

yaşama dair hissettiklerinizi paylaşabildiğiniz bir blogunuz varsa ve orada sevincinizi üzüntünüzü yada benim yaptığım gibi gezdiğiniz şehirlerle ilgili hissiyatınızı, kendi cümlelerinizle paylaşabiliyorsanız, yıllar sonra okuyup hafızanızı tazeleyebilme imkanına sahip olabiliyorsunuz üzerinden çok yıllar geçmiş olsa da..
hem fikir verebilmek hem de kısa bir özet yapabilmek amacıyla ve bu yıl seyahat ettiğim yerlerden birkaç fotoğraf eşliğinde,  gelenin gideni  aratmayacağı, huzurlu, sağlıklı ve bol bol gezebileceğimiz güzel bir yıl olması dileğiyle...


Herkül Magarası/Fas

Meknes/Fas
Marakesh/Fas
Harran/Şanlıurfa
Halfeti/Şanlıurfa
Bamberg/Almanya
Gölcük Tabiat Parkı/Bolu
Cumalı Kızık/Bursa
Kestane kebap /Bursa
 son olarak leylek kardeşler; leyleği havada görmek,bolca seyahat edileceğine işaretmiş ya hani, hadi inşallah diyelim bizde o vakit :))  

6 Kasım 2014 Perşembe

Bursa ve ilçeleri


Aniden,üzerinde çok düşünülmeden çıkılan seyahatlerin her zaman daha fazla keyif verdiğini düşünmüşümdür ki yine bir anda karar vererek çıktığımız Bursa gezimizde 2 güzel gün geçirmemizi sağladı.10 kişi olarak çıktığımız seyahat rotamızı İznik üzerinden başlatıp Cumalıkızık, Mudanya, Trilye ve nihayetinde küçük bir Bursa turuyla tamamladık.
İznik'deki ilk durağımız, İznik Ayasofya Cami idi. İznik Ayasofya Cami, İstanbul ve Trabzon'da bulunan diğer 2 Ayasofya gibi Osmanlı Devleti tarafından feth edilmeden önce kilise olan, fetihten sonra camiye çevrilen ve sonrasında da malum sebeplerle müzeye dönüştürülen tarihi yapılardan.
Hristiyanlar için en önemli hac bölgesi olan İznik Ayasofya cami'nin tarihteki en önemli özelliği Hz. İsa'dan 325 yıl sonra ortaya çıkan yüzlerce farklı incilin elenerek 4'e indirildiği(Matta, Marcus, Luka, Yohanna) konsilin toplandığı yer olmasıdır.
Yaklaşık 2 yıl önce yeniden ibadete açılan İznik Ayasofya Cami gibi ülkemizdeki en büyük ayasofya  olan İstanbul Ayasofya Cami'ninde müzelikten kurtulup yeniden ibadete açıldığı günleri görebiliriz..

Ayasofya Camisinden sonraki ziyaret noktamız, Osmanlı dönemi tek minareli camilere örnek olarak gösterebileceğimiz ilk cami olan İznik Yeşil Cami; Çandarlı Halil Paşa tarafından yapımına başlanan ancak ömrü vefa etmediği için oğlu tarafından bitirtilen caminin çatısı kurşunla kaplanmış ve yeşil iznik çinilerinden dolayı da Yeşil cami ismini almıştır. 
Nilüfer Hatun Külliyesi; 1388'de Sultan 1. Murad'ın annesi Nilüfer Hatun için  yaptırdığı külliye çok uzun yıllar imaret olarak hizmet vermiş, Cumhuriyet döneminde bir süre depo olarak kullanılmasının ardından müzeye çevrilmiş...

Şu an restorasyon çalışmaları devam ettiği için sadece dışardan görüntüleyebildiğimiz külliye, restorasyon tamamlandığında İznik'deki çoğu tarihi eserin sergilenebileceği bir müze olarak hizmet vermeye devam edecekmiş..

Eger yolunuz Bursa-Yalova arasına düşerse ve Köfteci Yusuf'u görürseniz kaçırmayın derim...

CUMALIKIZIK

Türk dizi tarihinin bize kazandırdığı yerlerden biri de Cumalıkızık; aslında Unesco dünya miras listesine alınmış bir köy olmasına rağmen, kaç yıl önce çekildiğini bile hatırlayamadığım bir dizi üzerinden reklamını yapıyor olması, üzerinde düşmemiz ve sorgulamamız gereken konulardan biri olsa gerek...

Parke taşlarla döşeli eski bir Osmanlı köyü olan Cumalıkızık'da köylü kadınların sattığı doğal ürünlerden bolca bulabilirsiniz ve eğer yolculuğunuzu  pazar gününe denk getirirseniz meşhur Cumalıkızık  köy kahvaltısıyla güne başlayabilirsiniz...


MUDANYA ; 2. günümüze küçük bir sahil kasabası olan, mevsim dolayısıyla terk edilmiş kasaba izlenimi veren ve bu haliyle bile çok beğendiğim Mudanya'yı gezerek başladık.


Mudanya Mütarekesi, TBMM hükümeti ile İtilaf devletleri arasında Kurtuluş Savaşı'nın sonunda (1922 yılı) bu evde imzalanmış.Yakın zamana kadar restorasyonda olduğu için kapalı olan mütareke evi şu an müze olarak hizmet vermekte...  


TRİLYE; Bursa şehir merkezinden önceki son durağımız zeytin memleketi diyebileceğimiz Trilye yada eski adıyla Zeytinbağı oldu. 3 rum papazın kurduğu düşünülen ve eski bir rum köyü olan Trilye de tıpkı mudanya gibi sakinliği ve huzuru arayanların görmesi gereken yerlerden...
Trilye'nin en önemli tarihi eserlerinden biri de Fatih Cami

 Trilye sokakları...

İlçelerini gezdikten sonraki son durağımız Bursa şehir Merkezi oldu.
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi'nin naaşları Bursa'da...

Bursa Ulu Cami; 20 kubbeden oluşan, içinde şadırvanı olan ve 1399 yılında yapımı tamamlanan  cami, Yıldırım Bayezıt tarafından yaptırılmış...
Bursa'nın meşhur ipekli ürünlerini satın alabileceğiniz tarihi Koza Han...

Veee sıra geldi Bursa denilince ilk akla gelen şey olan İskender Kebab'a (sırf sizleri mutsuz etmemek için yediğim iskender'in fotoğrafını paylaşmıyorum :)) ) ; her ne kadar konu mankenlerimiz fotoğrafta dükkanın önünde poz vermiş gibi görünselerde,aslında sadece 36 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği kadar yeri olan İskender'ci de yemek sırası bekliyorlar :)
 
Velhasıl kendinizi film platosunda gibi hissetmek  için Cumalıkızık'ı, dinlenmek ve sakinlik için Mudanya yada Trilye'yi ve tabi ki iskender yemek(kestane de olabilir) içinde Bursa'yı görmelisiniz...


19 Ekim 2014 Pazar

1967'de İSTANBUL

BBC tarafından 1967'de  çekilen bu videodan bir arkadaşımın facebook'da paylaşması sonucu haberdar oldum  ve çok beğendiğim için de paylaşmak istedim. İstanbul'da dünden bugüne nelerin değiştiğini ve nelerin değişmediğini görmek isteyenler için...

20 Eylül 2014 Cumartesi

GÖLCÜK TABİAT PARKI ve AKÇAKOCA

İstanbul'a yaklaşık 3 saat mesafede olan Düzce'ye seyahat etmek fikri hiç aklımda yokken 3 ergenin yoğun baskısı sonucu ertesi gün Düzce'deydim. Yolculuğumun asıl nedeni seyahatten ziyade 3 adamla keyifli vakit geçirmek olsa da hafta sonu yaptığımız Gölcük Tabiat Parkı ve Akçakoca gezilerinde dayanamayıp çektiğim fotoğrafları burada paylaşmak istedim.
   
Aslında Bolu il sınırları içinde olan Gölcük Tabiat parkı, Düzce ve Zonguldak gibi şehirlere de yaklaşık 1'er saatlik mesafede; bu sebeple de, doğayla içiçe  haftasonu geçirmek isteyen farklı illerden gelen insanların buluşma noktası olarak nitelendirilebilir.
Abant ve Yedigölleri anlatan fotograflarda sıkça rastladığımız malum ev :)
Yürüyüş parkurları yada golf arabalarıyla Gölcük Tabiat Parkı kenarında dolaşmak, bol oksijeni teneffüs edebilmek oldukça keyif verici...
Göl sakinlerinden kurbağa kardeş :))

   Nilüferler...



AKÇAKOCA
Yeşillikler içinde geçen günün ertesinde istikametimiz yeşil ve mavinin birarada olduğu Akçakoca idi.



Akçakoca'nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte bölgedeki ilk yerleşimin M.Ö 1200'lerde Trak kabileleri ve Frig'ler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Türklerin bölgeye ilk gelişleri ise Anadolu Selçukluları dönemindedir.Sonrasında Bizans egemenliğine geçen şehir, Orhangazi ve Konuralp tarafından ele geçirilerek Osmanlı Beyliği sınırlarına dahil edilmiş.Osmanlı Devleti döneminde Osman Bey'in silah arkadaşı Akçakoca Bey tarafından idare edildiği için şehrin adı Akçaşar olarak değiştirilmiş.
köprünün bir tarafında denizin tadını çıkaran gençler, diğer tarafta ekmek parası için hazırlık yapan balıkçılar..
Sahibini bekleyen balık ağları....

 
Türkiye'de en fazla fındık üretimi yapılan şehirlerden biri de Düzceymiş. Eğer siz de gezinizi mevsim olarak fındıkların yeni yeni pazara çıkmaya başladığı döneme yani eylül ayı başına denk getirirseniz, bu lezzetlerin tadına varabilirsiniz. 


17 Haziran 2014 Salı

BAMBERG

Bamberg,Unesco Dünya miras listesinde yapıları olan, Ortaçağ ve barok Alman şehirciliğinin bozulmadan kalan ve 2.Dünya Savaşı sırasında en az hasar gören az sayıda Alman şehrinden biri.   Almanya'nın Venedik'i olarak nitelendirilen sehir, Regnitz nehrinin iki yanına kurulmus olan köprülerle birbirine bağlanmış.



Fotograftaki bina şehirde çok sayıda bulunan üniversite binasından biri ...

bamberg
Bamberg'i gezmeye Regnitz nehrinde yaptığımız tekne turuyla başladık.





Yapılışının üzerinden yüzlerce yıl geçmiş olsa da eski dokunun halâ korunuyor olması bir taraftan hayranlık uyandırırken diğer yandan bizim tarihi değerlerimizi, doğal güzelliklerimizi  nasıl hunharca kullandığımızı bir kez daha yüzümüze vuruyor.

Nehrin etrafında kurulan şehir, tarihi 2 köprüyle birbirine bağlanıyor. Bir tarafta nehir üzerinde tekne turizmi yapmak isteyen, diğer yandan 1700'lü yıllarda yapılan köprüyü bozmak istemeyen Almanlar kurdukları sistemle tekne geçeceği zaman nehirdeki suyu alçaltarak teknenin geçmesini sağlıyor sonrasında ise nehrin sularını tekrar eski seviyesine getiriyorlar.

Nehirdeki güzellikler...

Duvarları sanat eseri gibi görünen belediye binası..




bamberg
Dom Katedrali ve eski Piskoposluk Sarayı'nın cevrelediği Dom meydanı

bamberg
Dom Katedrali


Meydandaki heykellerden birkaçı...


bamberg

bamberg
Bamberg'li süvari heykeli

Kiliseden sonraki istikametimiz eski şehri gezmek oldu...




Nihayetinde, eğer tarih kokan şehirleri gezmeyi seviyorsanız Bamberg'i de seversiniz bana göre; yeni seyahatlerde buluşmak dileğiyle...