6 Kasım 2014 Perşembe

Bursa ve ilçeleri


Aniden,üzerinde çok düşünülmeden çıkılan seyahatlerin her zaman daha fazla keyif verdiğini düşünmüşümdür ki yine bir anda karar vererek çıktığımız Bursa gezimizde 2 güzel gün geçirmemizi sağladı.10 kişi olarak çıktığımız seyahat rotamızı İznik üzerinden başlatıp Cumalıkızık, Mudanya, Trilye ve nihayetinde küçük bir Bursa turuyla tamamladık.
İznik'deki ilk durağımız, İznik Ayasofya Cami idi. İznik Ayasofya Cami, İstanbul ve Trabzon'da bulunan diğer 2 Ayasofya gibi Osmanlı Devleti tarafından feth edilmeden önce kilise olan, fetihten sonra camiye çevrilen ve sonrasında da malum sebeplerle müzeye dönüştürülen tarihi yapılardan.
Hristiyanlar için en önemli hac bölgesi olan İznik Ayasofya cami'nin tarihteki en önemli özelliği Hz. İsa'dan 325 yıl sonra ortaya çıkan yüzlerce farklı incilin elenerek 4'e indirildiği(Matta, Marcus, Luka, Yohanna) konsilin toplandığı yer olmasıdır.
Yaklaşık 2 yıl önce yeniden ibadete açılan İznik Ayasofya Cami gibi ülkemizdeki en büyük ayasofya  olan İstanbul Ayasofya Cami'ninde müzelikten kurtulup yeniden ibadete açıldığı günleri görebiliriz..

Ayasofya Camisinden sonraki ziyaret noktamız, Osmanlı dönemi tek minareli camilere örnek olarak gösterebileceğimiz ilk cami olan İznik Yeşil Cami; Çandarlı Halil Paşa tarafından yapımına başlanan ancak ömrü vefa etmediği için oğlu tarafından bitirtilen caminin çatısı kurşunla kaplanmış ve yeşil iznik çinilerinden dolayı da Yeşil cami ismini almıştır. 
Nilüfer Hatun Külliyesi; 1388'de Sultan 1. Murad'ın annesi Nilüfer Hatun için  yaptırdığı külliye çok uzun yıllar imaret olarak hizmet vermiş, Cumhuriyet döneminde bir süre depo olarak kullanılmasının ardından müzeye çevrilmiş...

Şu an restorasyon çalışmaları devam ettiği için sadece dışardan görüntüleyebildiğimiz külliye, restorasyon tamamlandığında İznik'deki çoğu tarihi eserin sergilenebileceği bir müze olarak hizmet vermeye devam edecekmiş..

Eger yolunuz Bursa-Yalova arasına düşerse ve Köfteci Yusuf'u görürseniz kaçırmayın derim...

CUMALIKIZIK

Türk dizi tarihinin bize kazandırdığı yerlerden biri de Cumalıkızık; aslında Unesco dünya miras listesine alınmış bir köy olmasına rağmen, kaç yıl önce çekildiğini bile hatırlayamadığım bir dizi üzerinden reklamını yapıyor olması, üzerinde düşmemiz ve sorgulamamız gereken konulardan biri olsa gerek...

Parke taşlarla döşeli eski bir Osmanlı köyü olan Cumalıkızık'da köylü kadınların sattığı doğal ürünlerden bolca bulabilirsiniz ve eğer yolculuğunuzu  pazar gününe denk getirirseniz meşhur Cumalıkızık  köy kahvaltısıyla güne başlayabilirsiniz...


MUDANYA ; 2. günümüze küçük bir sahil kasabası olan, mevsim dolayısıyla terk edilmiş kasaba izlenimi veren ve bu haliyle bile çok beğendiğim Mudanya'yı gezerek başladık.


Mudanya Mütarekesi, TBMM hükümeti ile İtilaf devletleri arasında Kurtuluş Savaşı'nın sonunda (1922 yılı) bu evde imzalanmış.Yakın zamana kadar restorasyonda olduğu için kapalı olan mütareke evi şu an müze olarak hizmet vermekte...  


TRİLYE; Bursa şehir merkezinden önceki son durağımız zeytin memleketi diyebileceğimiz Trilye yada eski adıyla Zeytinbağı oldu. 3 rum papazın kurduğu düşünülen ve eski bir rum köyü olan Trilye de tıpkı mudanya gibi sakinliği ve huzuru arayanların görmesi gereken yerlerden...
Trilye'nin en önemli tarihi eserlerinden biri de Fatih Cami

 Trilye sokakları...

İlçelerini gezdikten sonraki son durağımız Bursa şehir Merkezi oldu.
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi'nin naaşları Bursa'da...

Bursa Ulu Cami; 20 kubbeden oluşan, içinde şadırvanı olan ve 1399 yılında yapımı tamamlanan  cami, Yıldırım Bayezıt tarafından yaptırılmış...
Bursa'nın meşhur ipekli ürünlerini satın alabileceğiniz tarihi Koza Han...

Veee sıra geldi Bursa denilince ilk akla gelen şey olan İskender Kebab'a (sırf sizleri mutsuz etmemek için yediğim iskender'in fotoğrafını paylaşmıyorum :)) ) ; her ne kadar konu mankenlerimiz fotoğrafta dükkanın önünde poz vermiş gibi görünselerde,aslında sadece 36 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği kadar yeri olan İskender'ci de yemek sırası bekliyorlar :)
 
Velhasıl kendinizi film platosunda gibi hissetmek  için Cumalıkızık'ı, dinlenmek ve sakinlik için Mudanya yada Trilye'yi ve tabi ki iskender yemek(kestane de olabilir) içinde Bursa'yı görmelisiniz...